14 Mart 2013 Perşembe

Konuşkan

Önce Tanrı yarattı insanı,
Ardından insan da Tanrıyı.
Tanrı,Tanrı olabilmek için mi 
Yarattı insanı?
Tanrı var olmak için yaratmış 
Olmalı insanı.


   Son zamanlarda kafamı kurcalamakta Tarık Tufan'ın da dediği gibi  "...Tanrı bizimle de konuşur belki..."

4 Mart 2013 Pazartesi

SenaryoYazmaEğitimleri1


    Zamansız elektriklerin gidişiyle sinirlenmişti.Tam da metni oluşturmak için fikrinin geldiği anda.Bir küfür çıktı ağzından hızlıca ve kabaca.Bir an sonra bir mum,küçük bir aydınlık yaratabilecek birşeyler aramaya koyuldu.Sağa sola çarparak bakındı fakat sonuç olumsuzdu.Çaresiz olarak geri salona döndü ve kanepeye yayıldı.Sehpanın üzerindeki sigara paketine en az hareket gerektirecek şekilde uzandı.Biraz zorlansa da artık paket elindeydi.Sarma sigarasından bir dal çekti ve KAV marka kibritle tutuşturdu.Karanlıkta sigara içmenin tadını hissetti,yapacaklarını unutarak.Her nefes çekişinde tamamen soyutlanıyordu kanepeden ve anılarına dalıyordu.Annesi geldi ilk anılarına misafir.Ayrılmadan önceki gece canlandı gözlerinde.Evden ilk kez ayrılıyordu.Bunun acısını ikisi de yaşıyorlardı.Hafif sesle çalmakta olan radyoya yöneldi dikkatleri birden.Çalan müzik Onur Akın'ın "Gaybana Geceler" türküsü idi.Annesinden sesi açmasını rica etti.Türkü 
bitene kadar ikisi de birşey söyleyemediler,ikisi de gözleri dolmuş bir şekilde gökyüzünün uçsuz bucaksız karanlığına bakıyorlardı.

    Sigaranın külünün eline düşmesiyle uyandı bu anıdan.Son bir kez daha çekerek sigarasından küllükte söndürdü.Dışarı çıkmaya karar verdi,belki biraz temiz hava kendine getirmesi umuduyla.Dış kapının önündeyken sağa sola bakındı fakat karanlıktan ötürü birşey göremedi.Kararı ayakları vermişti.Daha fazla düşünmeyerek ayaklarına uydu ve yürümeyi sürdürdü.Kısa bir seyr-ü seferden sonra ışıldaklarla aydınlatılmış bir çay ocağının büyüsüne kapılarak daldı içeri.Selamını verdi ve bir çay isteyerek boş bir iskemleye çöktü.Çayını yudumlarken yazacağı metni düşündü.Bu kez demini,ölçüsünü tutturmak istiyordu.Genellikle belirli bir metin bütünlüğü oluşturamadığından şikayetçiydi yeni patronu.O buna inanmıyordu.Nev-i şahsına münazır bir yazardı o kendince.Bu kelimeyi seviyordu.Çok hoş bir tınısı bir özgünlüğü vardı.Tekrar söyledi:"Nev-i şahsına münazır".Gülümserken yakaladı çay ocağının sahibi "Birşey mi istediniz abi?"deyince silkindi ve "Yoo" diyebildi sadece.Ücreti ödeyip tekrar ayaklarnın hakimiyetine bıraktı bedenini.Ayakların hakimiyetinin bitmesi gerektiğine karar veren beyni,yorulduğunu ve artık yuvaya dönmesi gerektiğinin uyarılarını veriyordu.Seyr-ü seferi bugünlük bu kadardı,artık evin yoluna düşmüştü.

     Eve geldiğinde elektrikler gelmişti.Yaktı ışığı bir kahve koydu bardağına ve yazmak için düşünmeye başladı.Her denemesinde biraz daha kötü olduğunu düşünerek bir çöp kutusu doldurduğu kağıtları görünce hepten hevesi kaçtı.Bu kez küfrü kendine etti.Hayatındaki bölük pörçüklüğe,düzensizliğine.Kalktı masadan,bilgisayarına yöneldi.Çift tıklayarak mouseye o çok sevdiği türküyü yürüttü ve eşlik etti:

"...Geceler öyle bir gay bana 
  Geceler öyle bir kötü dinli gavur, 
  Gavur ki sorma..."